Davranışı biçimlendirme nedir ?

Tumenbay

Global Mod
Global Mod
Davranışı Biçimlendirme Nedir? Bir Hikâyenin İçinden Öğrenmek

Selam dostlar,

Bugün size sadece bir kavramdan değil, bir hikâyeden bahsetmek istiyorum. “Davranışı biçimlendirme” denince çoğu kişinin aklına psikoloji kitaplarındaki tanımlar geliyor; ödül, pekiştirme, alışkanlık… Ama aslında bu kavram hayatımızın her yerinde, bazen farkında olmadan yaşadığımız bir süreç.

Bu yazıyı yazarken aklımda bir hikâye dönüp duruyor. Çünkü davranışı biçimlendirme, sadece bir öğretme yöntemi değil — aynı zamanda sevmeyi, sabretmeyi ve anlamayı öğrenme biçimi.

---

1. Başlangıç: Durgun Bir Sabah, Değişmeye Hazır Bir İnsan

Hikâyemiz Emre ile Elif’in hikâyesi.

Emre, stratejik düşünen, plan yapan, her şeyi çözüm odaklı ele alan bir adam. Bir şirkette proje yöneticisi. Hayatında “duygu” yerine “verimlilik” var.

Elif ise tam tersi — empatiyle yaşayan, insan ilişkilerini kalbiyle yöneten bir öğretmen. Onun için başarı, birinin yüzündeki tebessüm kadar sade.

Bir sabah Emre işe gitmeden önce kahvaltı masasında Elif’e dönüp şöyle diyor:

“Seninle tartışmaya girmemeye çalışıyorum ama sen sürekli konuyu uzatıyorsun.”

Elif ise sakin bir sesle cevap veriyor:

“Ben uzatmıyorum Emre, sadece hissettiklerimi senin anlamanı istiyorum.”

İşte hikâyemiz burada başlıyor. Çünkü davranışı biçimlendirme tam da bu noktada devreye girecek: birbirini değiştirmeye çalışmak değil, birbirinin davranışını anlamaya ve yönlendirmeye çalışmak.

---

2. Bilimsel Arka Plan: Davranışı Biçimlendirme Ne Demek?

Kısaca hatırlayalım: Davranışı biçimlendirme, psikolojide bir öğrenme sürecidir. Özellikle B.F. Skinner’ın davranışçı kuramına dayanır. Temel fikir şudur: Bir davranışı doğrudan değiştirmek zordur ama küçük adımlarla yönlendirmek mümkündür.

İstediğimiz davranışa benzeyen küçük eylemleri pekiştirir, yani ödüllendiririz.

İstenmeyen davranışları sönümlendirir, yani pekiştirmeyiz.

Sonuçta kişi, adım adım yeni bir davranışı öğrenir.

Ama işin bilimsel tarafı kadar insani tarafı da önemlidir. Çünkü hepimiz, farkında olmadan birbirimizin davranışlarını biçimlendiriyoruz: bir bakışla, bir sessizlikle, bir “aferin”le ya da bir “keşke böyle yapmasaydın”la.

---

3. Hikâyenin Orta Noktası: Değişim Başlıyor

Emre bir gün işten döndüğünde Elif’in defterine rastlıyor. Elif, öğrencileri için notlar almış. Sayfanın bir köşesinde şu cümle yazıyor:

“İstenilen davranışı kazandırmak, onu dayatmak değil; o davranışın doğal bir sonucu olabileceğini göstermektir.”

Emre durup düşünüyor. “Acaba ben Elif’in davranışını değiştirmeye mi çalışıyorum, yoksa anlamadan yönlendirmeye mi?”

Ertesi gün bir deneme yapıyor.

Elif, her akşam olduğu gibi konuşmaya başladığında, Emre hemen cevap vermiyor. Sadece dinliyor. Birkaç dakika sonra Elif durup gülümsüyor:

“Bugün beni bölmedin, fark ettin mi?”

Emre, ilk kez sessizliğin bir tür pekiştirme olabileceğini anlıyor.

Bir hafta sonra Elif de değişmeye başlıyor. Emre stresli bir gün geçirdiğinde, onun hemen “çözüm üretme” moduna geçtiğini anlıyor. Artık kızmak yerine şöyle diyor:

“Tamam, senin yöntemini de bir deneyelim.”

Emre’nin yüzünde şaşkın bir tebessüm beliriyor.

Davranışlar birbirini biçimlendiriyor. Sevgi, farkına varmadan öğrenme aracına dönüşüyor.

---

4. Erkeklerin Stratejik Gözünden: Kontrol Etmek Değil, Yönlendirmek

Emre’nin karakterinde erkeklerin davranışı biçimlendirmeye yaklaşımı açıkça görülüyor.

Erkek forumdaşlar genellikle bu konuyu şöyle yorumluyorlar:

- “Davranış biçimlendirme, stratejik iletişimdir. İnsan doğrudan değil, sistemli olarak değişir.”

- “Bir davranışı kırmak yerine alternatif davranışı güçlendirmek gerekir.”

- “Sabır, bir tür bilimdir. Doğru zamanda doğru tepki vermezsen sonuç değişmez.”

Erkeklerin yaklaşımı, davranışı biçimlendirmeyi bir planlama süreci olarak görür.

Emre de böyle yapar. Artık duygusal tepkiler yerine, gözlem yapmayı öğrenmiştir.

Elif’in “sen beni anlamıyorsun” dediği anlarda, eskiden savunmaya geçerken şimdi sadece sorar:

“Nasıl hissettirdi, anlatır mısın?”

Bu sorunun altında psikolojik bir teknik vardır: aktif dinleme. Ama Emre bunu formül olarak değil, içtenlikle uygular.

---

5. Kadınların Empatik Yaklaşımı: Kalbe Dokunarak Değiştirmek

Elif’in tavrı ise kadın forumdaşların yaklaşımını temsil eder.

Onlar için davranışı biçimlendirme, teknik değil; ilişki kurma sanatıdır.

- “Birini değiştirmek değil, birlikte dönüşmek önemlidir.”

- “Davranışa değil, o davranışın ardındaki duygulara bakmalısın.”

- “İnsan, anlaşıldığını hissettiğinde zaten değişir.”

Elif, Emre’nin dünyasını anlamaya başladığında fark eder ki; Emre’nin “soğukluğu” aslında kontrol etme çabası değil, kırılmaktan korunma biçimidir.

Bu farkındalık, Elif’in davranışını da dönüştürür. Artık o da daha sabırlı, daha dinleyici, daha farkında.

Davranışı biçimlendirme burada, iki yönlü bir köprüye dönüşür: biri stratejiyle, diğeri sevgiyle yaklaştığında, orta noktada “anlayış” doğar.

---

6. Dönüm Noktası: Bir Sessizliğin Öğretisi

Bir akşam Emre eve geç gelir. Moral bozuk, yüzü asık. Elif bir şey sormaz, sadece sessizce çay koyar.

O an Emre’nin içinden bir şey geçer:

“Eskiden bu durumda kavga çıkardı. Şimdi sessizliğinde bile bir huzur var.”

İşte davranışı biçimlendirme tam olarak budur: birinin tepkisi değişince, diğerinin davranışı da doğal olarak dönüşür.

Zorlamadan, öğretmeden, fark ettirerek.

---

7. Forumdaşlara Sorular: Sizin Hikâyeniz Hangisine Benziyor?

- Siz hiç birinin davranışını farkında olmadan biçimlendirdiniz mi?

- Peki ya biri sizin davranışınızı değiştirdiğinde bunu sonradan fark ettiniz mi?

- Sizce daha etkili olan hangisi: stratejik sabır mı, duygusal anlayış mı?

- Davranışı biçimlendirme sadece ilişkilerde mi işe yarar, yoksa iş hayatında da mı?

---

8. Sonuç: Davranışı Değiştirmek Değil, Davranışta Kalmak

Davranışı biçimlendirme, aslında insanın insana sabırla öğrettiği bir dil.

Emre ve Elif’in hikâyesi bize şunu söylüyor: Değişim, büyük devrimlerle değil; küçük, kararlı jestlerle olur.

Erkeklerin stratejik düşüncesiyle kadınların empatik sezgisi birleştiğinde, ortaya hem akıl hem kalp dengesinde bir dönüşüm çıkar.

Ve belki de en güzeli şu:

Davranışı biçimlendirme, başkasını eğitmek değil, kendini fark etmektir.

Peki sizce dostlar, en son ne zaman bir davranışı değiştirirken aslında kendi davranışınızı biçimlendirdiğinizi fark ettiniz?