Selin
New member
Fibula Yokluğu: Bir Hayatın Eksik Parçasından Doğan Güç
Selam sevgili forumdaşlar,
Bu akşam sizlerle içimi titreten, beni derinden etkileyen bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Tıbbi bir terim gibi duran ama ardında büyük bir insanlık dersi barındıran bir konu: fibula yokluğu. Belki daha önce duymamışsınızdır; fibula, yani baldır kemiğinin dış yanındaki ince kemik. Yokluğu, bir uzvun eksik doğması anlamına gelir. Ancak bu hikâyede mesele kemiğin eksikliği değil — hayatın, sevginin ve cesaretin nasıl eksiksiz kalabileceği üzerine.
---
1. Başlangıç: Eksikle Doğan Bir Umut
Bir kış sabahı, Elif doğdu. Küçük bir şehir hastanesinde, kar taneleri camdan süzülürken annesi gözyaşlarıyla ona baktı. Fakat doktorun yüzündeki ifade, o anın sevinçle karışık bir sessizliğe gömülmesine neden oldu.
“Bacağında… bir farklılık var,” dedi doktor, nazikçe.
Elif’in sağ bacağında fibula kemiği yoktu. Küçücük bacak, diğerine göre kısaydı. Henüz birkaç dakika önce doğmuş bir bebek, hayatın ağırlığıyla tanışmıştı.
Zamanla aile öğrendi ki bu durum “konjenital fibula yokluğu” olarak adlandırılıyordu. Nadir görülen bir doğumsal anomalilikti; bazen bacakta kısalık, bazen diz ya da ayak gelişiminde bozuklukla birlikte görülüyordu.
Ama asıl zorluk, tıbbi tanının ötesindeydi. Toplumun bakışı, insanların fısıltıları, “acaba yürüyebilecek mi?” sorusu, anneyle babanın yüreğine taş gibi oturmuştu.
---
2. Karakterler: Analitik Bir Baba, Empatik Bir Anne
Elif’in babası Murat, bir mühendis. Hayata rakamlarla, planlarla, çözümlerle bakan bir adamdı. “Bir sorun varsa, çözümü de vardır,” derdi her zaman. Kızının durumunu öğrendiğinde, ilk tepkisi acı değil, eylem oldu: “Fizyoterapi, protez, cerrahi gelişmeler… Hepsini araştıracağım.”
Annesi Zeynep ise tamamen farklıydı. O, duyguların insanıydı. “Bir çocuk önce kendini sevilmiş hissetmeli,” derdi. Elif’e her baktığında, eksiklik değil, mucize görüyordu.
Zeynep, Elif’in bacağını saklamadı; onunla oyunlar oynadı, bacağını “kahraman bacağı” diye sevdi. “Bu bacak seni farklı yapıyor, özel yapıyor,” diye fısıldardı kulağına.
İki ebeveyn, biri stratejik biri empatik, iki ayrı kutup gibi görünse de, aralarındaki denge Elif’in hayatını değiştirdi.
---
3. Bilimsel Gerçek: Fibula Yokluğu Nedir?
Bir parantez açalım; konuya aşina olmayan forumdaşlar için: Fibula yokluğu, tıpta “fibular hemimelia” olarak bilinir. Her 40.000 doğumda bir görülür. Fibula kemiği ya kısmen ya tamamen gelişmez. Sonuçta bacak boyu farkı, diz veya ayak deformiteleri ortaya çıkabilir.
Tedavi yaklaşımı, bireye özeldir: bazen uzatma ameliyatları (limb lengthening), bazen protez kullanımı, bazen de yaşam boyu fiziksel destek gerekebilir.
Ama ilginçtir, tıpta ne kadar ilerleme olursa olsun, bu durumun en önemli tedavisi hâlâ psikolojik güç ve aile desteğidir. Çünkü fibula yokluğu yalnızca bir kemik eksikliği değil; bazen insanın kendini “yarım” hissetme ihtimalidir.
---
4. Büyüyen Cesaret: Elif’in Küçük Büyük Zaferleri
Elif, protezle yürümeye başladığında üç yaşındaydı. Her adımı bir mucizeydi.
Murat her gün onu parka götürür, “Bir adım daha Elif, her gün bir adım!” derdi. Zeynep ise çantasına bir defter koymuştu; Elif’in attığı her yeni adımı tarih atarak yazardı.
İlkokulda bazı çocuklar meraklıydı. “Bacağın neden kısa?” diye sorarlardı. Elif önce utanırdı, sonra annesinin sözlerini hatırlardı: “Korkma, anlat; çünkü sen anlatınca dünya öğrenir.”
Bir gün sınıfta öğretmen “Güçlü kimdir?” diye sorduğunda Elif elini kaldırdı:
“Güçlü olmak, herkesin yapabildiğini yapmak değil; yapamadığında da devam edebilmek demektir.”
O an, sınıf sessizleşti. Küçük bir kız, bir tanım değiştirmişti.
---
5. Bilim, Strateji ve Sevgi: Farklı Yollar, Aynı Hedef
Yıllar geçtikçe, Murat’ın mühendisliğiyle Zeynep’in sezgisi birleşti.
Murat, 3D yazıcıyla Elif’e özel protez parçaları tasarladı. Her seferinde daha hafif, daha esnek…
Zeynep ise okulda farkındalık günleri düzenledi, diğer çocuklara “farklılık korkulacak bir şey değil, öğrenilecek bir şeydir” diye anlattı.
Erkeklerin analitik, kadınların empatik gücü birleştiğinde, mucizeler sessizce gerçekleşti. Elif yürümekle kalmadı; koştu.
Bir gün babasına dönüp “Biliyor musun baba, senin yaptığın protez sayesinde ilk defa rüzgârı yakaladım,” dediğinde Murat’ın gözlerinden süzülen yaş, bin veri analizine bedeldi.
---
6. Hayatın Anatomisi: Eksik Olanın Öğrettikleri
Fibula yokluğu, bir bedenin anatomik eksikliği olabilir ama aynı zamanda bir duygusal tamlığın hikâyesidir. Elif büyüdükçe, sadece kendi değil, çevresindekilerin de dünyasını değiştirdi.
Üniversitede biyomedikal mühendisliği seçti; hedefi, protez teknolojilerini daha insancıl hale getirmekti.
Bir konuşmasında şöyle dedi:
“Ben eksik doğmadım; sadece farklı bir şekilde tamamlanmam gerekiyordu.”
İşte o cümle, tıbbın soğuk terimlerini bile ısıtabilecek kadar insandı.
---
7. Forumdaşlara Sorular: Sizce Eksiklik Nedir?
Belki hepimizin hayatında bir “fibula yokluğu” vardır — fiziksel olmasa bile, ruhsal, duygusal ya da yaşamın bir parçasında.
Sizce eksiklik, gerçekten eksik olmak mıdır, yoksa farklı bir tamamlanma biçimi mi?
Bir anne gibi sevmek mi iyileştirir insanı, yoksa bir baba gibi planlamak mı?
Yoksa ikisi bir arada mı “hayatın dengesi”ni kurar?
---
Sonuç: Eksiksiz Bir Eksiklik
Fibula yokluğu, bir bedenin değil, bir hikâyenin parçasıdır.
Elif’in hikâyesi bize şunu öğretiyor: İnsanı eksik kılan şey, bir kemiğin olmaması değil; kendine inanmayı bırakmasıdır.
Hayat, eksiklerimizle bizi törpüler, yeniden şekillendirir. Ve sonunda fark ederiz ki, hiçbirimiz tam değiliz — ama hepimiz bir şekilde “bütünüz”.
Sevgili forumdaşlar, siz olsaydınız Elif’in yerinde, eksikliğinizi nasıl bir güce dönüştürürdünüz?
Belki de cevap, hepimizin içindeki o sessiz direnişte gizlidir.
Selam sevgili forumdaşlar,
Bu akşam sizlerle içimi titreten, beni derinden etkileyen bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Tıbbi bir terim gibi duran ama ardında büyük bir insanlık dersi barındıran bir konu: fibula yokluğu. Belki daha önce duymamışsınızdır; fibula, yani baldır kemiğinin dış yanındaki ince kemik. Yokluğu, bir uzvun eksik doğması anlamına gelir. Ancak bu hikâyede mesele kemiğin eksikliği değil — hayatın, sevginin ve cesaretin nasıl eksiksiz kalabileceği üzerine.
---
1. Başlangıç: Eksikle Doğan Bir Umut
Bir kış sabahı, Elif doğdu. Küçük bir şehir hastanesinde, kar taneleri camdan süzülürken annesi gözyaşlarıyla ona baktı. Fakat doktorun yüzündeki ifade, o anın sevinçle karışık bir sessizliğe gömülmesine neden oldu.
“Bacağında… bir farklılık var,” dedi doktor, nazikçe.
Elif’in sağ bacağında fibula kemiği yoktu. Küçücük bacak, diğerine göre kısaydı. Henüz birkaç dakika önce doğmuş bir bebek, hayatın ağırlığıyla tanışmıştı.
Zamanla aile öğrendi ki bu durum “konjenital fibula yokluğu” olarak adlandırılıyordu. Nadir görülen bir doğumsal anomalilikti; bazen bacakta kısalık, bazen diz ya da ayak gelişiminde bozuklukla birlikte görülüyordu.
Ama asıl zorluk, tıbbi tanının ötesindeydi. Toplumun bakışı, insanların fısıltıları, “acaba yürüyebilecek mi?” sorusu, anneyle babanın yüreğine taş gibi oturmuştu.
---
2. Karakterler: Analitik Bir Baba, Empatik Bir Anne
Elif’in babası Murat, bir mühendis. Hayata rakamlarla, planlarla, çözümlerle bakan bir adamdı. “Bir sorun varsa, çözümü de vardır,” derdi her zaman. Kızının durumunu öğrendiğinde, ilk tepkisi acı değil, eylem oldu: “Fizyoterapi, protez, cerrahi gelişmeler… Hepsini araştıracağım.”
Annesi Zeynep ise tamamen farklıydı. O, duyguların insanıydı. “Bir çocuk önce kendini sevilmiş hissetmeli,” derdi. Elif’e her baktığında, eksiklik değil, mucize görüyordu.
Zeynep, Elif’in bacağını saklamadı; onunla oyunlar oynadı, bacağını “kahraman bacağı” diye sevdi. “Bu bacak seni farklı yapıyor, özel yapıyor,” diye fısıldardı kulağına.
İki ebeveyn, biri stratejik biri empatik, iki ayrı kutup gibi görünse de, aralarındaki denge Elif’in hayatını değiştirdi.
---
3. Bilimsel Gerçek: Fibula Yokluğu Nedir?
Bir parantez açalım; konuya aşina olmayan forumdaşlar için: Fibula yokluğu, tıpta “fibular hemimelia” olarak bilinir. Her 40.000 doğumda bir görülür. Fibula kemiği ya kısmen ya tamamen gelişmez. Sonuçta bacak boyu farkı, diz veya ayak deformiteleri ortaya çıkabilir.
Tedavi yaklaşımı, bireye özeldir: bazen uzatma ameliyatları (limb lengthening), bazen protez kullanımı, bazen de yaşam boyu fiziksel destek gerekebilir.
Ama ilginçtir, tıpta ne kadar ilerleme olursa olsun, bu durumun en önemli tedavisi hâlâ psikolojik güç ve aile desteğidir. Çünkü fibula yokluğu yalnızca bir kemik eksikliği değil; bazen insanın kendini “yarım” hissetme ihtimalidir.
---
4. Büyüyen Cesaret: Elif’in Küçük Büyük Zaferleri
Elif, protezle yürümeye başladığında üç yaşındaydı. Her adımı bir mucizeydi.
Murat her gün onu parka götürür, “Bir adım daha Elif, her gün bir adım!” derdi. Zeynep ise çantasına bir defter koymuştu; Elif’in attığı her yeni adımı tarih atarak yazardı.
İlkokulda bazı çocuklar meraklıydı. “Bacağın neden kısa?” diye sorarlardı. Elif önce utanırdı, sonra annesinin sözlerini hatırlardı: “Korkma, anlat; çünkü sen anlatınca dünya öğrenir.”
Bir gün sınıfta öğretmen “Güçlü kimdir?” diye sorduğunda Elif elini kaldırdı:
“Güçlü olmak, herkesin yapabildiğini yapmak değil; yapamadığında da devam edebilmek demektir.”
O an, sınıf sessizleşti. Küçük bir kız, bir tanım değiştirmişti.
---
5. Bilim, Strateji ve Sevgi: Farklı Yollar, Aynı Hedef
Yıllar geçtikçe, Murat’ın mühendisliğiyle Zeynep’in sezgisi birleşti.
Murat, 3D yazıcıyla Elif’e özel protez parçaları tasarladı. Her seferinde daha hafif, daha esnek…
Zeynep ise okulda farkındalık günleri düzenledi, diğer çocuklara “farklılık korkulacak bir şey değil, öğrenilecek bir şeydir” diye anlattı.
Erkeklerin analitik, kadınların empatik gücü birleştiğinde, mucizeler sessizce gerçekleşti. Elif yürümekle kalmadı; koştu.
Bir gün babasına dönüp “Biliyor musun baba, senin yaptığın protez sayesinde ilk defa rüzgârı yakaladım,” dediğinde Murat’ın gözlerinden süzülen yaş, bin veri analizine bedeldi.
---
6. Hayatın Anatomisi: Eksik Olanın Öğrettikleri
Fibula yokluğu, bir bedenin anatomik eksikliği olabilir ama aynı zamanda bir duygusal tamlığın hikâyesidir. Elif büyüdükçe, sadece kendi değil, çevresindekilerin de dünyasını değiştirdi.
Üniversitede biyomedikal mühendisliği seçti; hedefi, protez teknolojilerini daha insancıl hale getirmekti.
Bir konuşmasında şöyle dedi:
“Ben eksik doğmadım; sadece farklı bir şekilde tamamlanmam gerekiyordu.”
İşte o cümle, tıbbın soğuk terimlerini bile ısıtabilecek kadar insandı.
---
7. Forumdaşlara Sorular: Sizce Eksiklik Nedir?
Belki hepimizin hayatında bir “fibula yokluğu” vardır — fiziksel olmasa bile, ruhsal, duygusal ya da yaşamın bir parçasında.
Sizce eksiklik, gerçekten eksik olmak mıdır, yoksa farklı bir tamamlanma biçimi mi?
Bir anne gibi sevmek mi iyileştirir insanı, yoksa bir baba gibi planlamak mı?
Yoksa ikisi bir arada mı “hayatın dengesi”ni kurar?
---
Sonuç: Eksiksiz Bir Eksiklik
Fibula yokluğu, bir bedenin değil, bir hikâyenin parçasıdır.
Elif’in hikâyesi bize şunu öğretiyor: İnsanı eksik kılan şey, bir kemiğin olmaması değil; kendine inanmayı bırakmasıdır.
Hayat, eksiklerimizle bizi törpüler, yeniden şekillendirir. Ve sonunda fark ederiz ki, hiçbirimiz tam değiliz — ama hepimiz bir şekilde “bütünüz”.
Sevgili forumdaşlar, siz olsaydınız Elif’in yerinde, eksikliğinizi nasıl bir güce dönüştürürdünüz?
Belki de cevap, hepimizin içindeki o sessiz direnişte gizlidir.